Adiyy b. Hâtem (ra)

Adiyy bin Hâtem (r.a.) 

Cömertliğiyle meşhur Hâtem-i Tâî’nin vefatından sonra, Tayy kabilesinin başına gelen zatın oğlu olan Adiyy, Hıristiyan idi.

Müslüman oluyor (630)

Peygamberimizin (a.s.m.) İslam davasını ilan etmesinden sonra Arap Yarımadası’nı terk ederek, Hıristiyanlı­ğın yaygın olduğu Anadolu içerilerine geldi.
Bir müddet sonra  dolaşmaktan bıktı ve kendi kendine şöyle dedi: “Şu zata [Hz. Muhammed’e] niçin gitmiyorum ki?!
Eğer yalan söylüyorsa, ben onu fark ederim.
Yok, eğer doğru söylüyorsa ona tabi olurum.”
Bu düşüncesinden sonra kalkıp Re­sû­lul­lah’ın huzuruna geldi.
Sahabe-i Kirâm, Adiyy’in âniden çıkıp gelmesine çok şaşırmışlardı.
Re­sû­lul­lah ile aralarında şöy­le bir konuşma geçti: “Ey Adiyy! Müslüman ol ki kurtulasın.”
(Re­sû­lul­lah bu sözü üç defa tekrarladı.)
“Benim dinim var.”
“Ben senin dinini senden daha iyi biliyorum.”
“Benim dinimi benden daha iyi nasıl biliyorsun?!”
“Evet, sen Rakusiye’den değilmisin?
Kavminin dörtte bir ganimetini yemi­yor musun? 
Bu senin dininde sana helal değildir.”
Bu konuşmalardan sonra Adiyy tekrar ortalıktan kayboldu.
Kendi iç âlemin­de devamlı olarak manevi fırtınalar kopuyordu.
İslamiyet’i kabul hususunda ar­tık tereddütleri başlamıştı.
Bir ay kadar sonra Adiyy tekrar Re­sû­lul­lah ile karşı­laştı.
Re­sû­lul­lah şöyle buyurdu: “Ben senin İslam’a girmene mâni olan şeyi biliyorum.
Sen bu dine, ‘Sadece za­yıflar, kuvvetli olmayanlar giriyor, zaten Araplar da böyle kimseleri içlerinden atmışlardır.’ diye düşünüyorsun.
Hîre’yi bilir misin?
“Görmedim, ama duydum.”
“Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah bu dini mutlaka ta­mam­la­ya­cak ve hâkim kılacak.
O kadar ki, bir kadın kimseye ihtiyaç duyma­dan,tek başına Hîre’den kalkarak gelip Kâbe’yi tavaf edecek.
Kisra bin Hür­müz’ün hazineleri ele geçirilecek.”
“Kisra bin Hürmüz’ün hazineleri mi?!” 
“Evet,
Kisra bin Hürmüz’ün hazineleri… 
Servet bollaşacak.
O kadar ki, varlıklı kimseler yardım yapmak için fakir bulamayacak.” 
Yıllar sonra, hayat hikâyesini ve Re­sû­lul­lah ile aralarında geçen konuşmaları naklederken Adiyy şöyle demiştir: “Kimsesiz bir kadının Hîre’den gelip Kâbe’yi tavaf ettiğine şahit oldum.
Kisranın hazinelerini ele geçirmeye giden askerî birliğin öncüsü idim.
Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, üçüncüsü de mutlaka olacaktır.
Çünkü bunu Re­sû­lul­lah (a.s.m.) söylemiştir.”
Adiyy bin Hâtem, kendisinden önce Müslüman olan kız kardeşi Sefane bint-i Hâtem’in de teşvikleriyle Miladi 630 yılında Müslüman olmuştu.
Resûl-i Ekrem’in yanına geldiğinde de Re­sû­lul­lah kendisine ikramlarda bulunurdu.
Kendisi çok şefkatliydi.
Karıncalara bile şefkatle muamele eder, “Bunlar bi­zim komşularımızdır.
Onların da hakkı vardır.” diyerek, karıncalara yemek verirdi.
İbadetine öylesine düşkündü ki,
“Her bir namaz vaktini iştiyakla bekliyo­rum.” derdi.

Hz. Ebubekir zamanında

Hz. Ebû Bekir zamanında meydana gelen irtidat hadiselerinde halifeye sadakatle hiz­met etmiş ve kavminin hadiselere karışmaması için cansiperane bir mücadele vermiş­ti.
Kavminin mürted olmasına mâni oldu.
Hz. Halid b Velid kumandasında Suriye seferine katıldı

Hz. Ömer zamanında

12 (m. 633) senesinden sonra Hazreti Ömer zamanında Irak üzerine seferler yapıldı.
Kadisiye savaşına katıldı.

Adî bin Hâtem ( radıyallahü anh ) Hazret-i Hâlid bin Velîd ile yapılan seferlerin pek çoğuna katılmış, çok büyük kahramanlıklar göstermişti. 
Hâlid bin Velîd ( radıyallahü anh ) Adî bin Hâtem hazretlerini kendisine muavin yapmıştı.

Bir gün Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Medine’ye geldi.
Kendisini tanıma­dığını zannederek Hz. Ömer’e, “Ey Müminlerin Emiri, beni tanımadınız mı?!” dedi.
Hz. Ömer şöyle karşılık verdi:
“Sizi nasıl tanımam?!
Siz ki Cenâb-ı Hakk’ın ikramına mazhar olmuşsunuz.
Bir çokları hak yoldan ayrılırken siz sebat ettiniz.
Birçokları inkâr ederken, siz hakkı tasdik ettiniz.
Onlar ihanet ederken, siz sadakat gösterdiniz.
Onlar sırt çevirirken, siz göğüs gerdiniz…”
Nefsinin methedilmesinden hoşlanmayan Adiyy bin Hâtem, “Yeter, ey Ömer!” diyerek
Hz. Ömer’in sözünü kesti.

Hz. Ali zamanında

Hazreti Ali’nin sancaktarı olup,cesâreti ve cömertliği ile şöhret bulmuştur.
Cemel Vak‘ası ve Sıffîn Savaşı’nda Hz. Ali’nin safında yer aldı.
Müslümanlığı kabul etmesine vesile olduğu için Hz. Ali’ye karşı ayrı bir sevgisi ve bağlılığı vardı.
Cemel Vak‘ası’nda bir gözünü ve oğlu Muhammed’i kaybetti.
Diğer oğlunu da Hâricîler öldürdü.
Irak’ın fethinden sonra Kûfe’ye yerleşti ve orada 
Hicret’in 68. yılında vefat etti.

Allah şefaatine nail etsin!

Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
visitor counter
 
Bugün 103 ziyaretçi (115 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol