Nûman bin Mukarrin (r.a.)

kaynaklar : sahabeler ansiklopedisi
islam alimleri ansiklopedisi
islam ansiklopedisi
video

Hicret’in 5. yılıydı...
Medine sokakları, Müslüman olmak için âdeta yarış edercesine akın eden kavim ve kabilelerle şenleniyordu.
Müzenî kabilesinden de 10 kişilik bir heyet geldi.
Heyette bulunanlar bir müddet Peygamberimizin sohbetinde bulunduktan sonra Müslüman oldular.
Bu 10 kişiden birisi de Nûman bin Mukarrin’di (r.a.).
Hz. Nûman, cesaretiyle meşhurdu.
Bu cesaretini İslamiyet’in yayılması yo­lunda kul­landı.
Cihat ordularına iştirak etti.
Bu savaşlarda Peygamberimizin çok yakınında bulundu.
Mekke’nin fethinde sancaktarlık yaptı.
Peygamberimizin vefatına kadar İslamiyet’in yayılması hususunda gayret sarf eden Hz. Nûman, Hz. Ebû Bekir’in hilafeti zamanında da çeşitli hizmetler­de bulundu.
Hz. Ömer halife olduktan sonra, İran topraklarına bir cihat ordusu çıkarıyor­du.
“Ordunun başına kimin getirilmesinin daha uygun olacağı” hususunda sahabilerle istişare etti.
İstişare neticesinde, İran’a sevk edilecek İslam ordusunun başına Nûman bin Mukarrin’in getirilmesine karar verildi.
Hz. Ömer tarafından böyle bir vazife kendisine tebliğ edildiğinde
Hz. Nûman bunu memnuniyetle kabul etti.
İslam ordusuyla İran’a hareket etti.
Emri altında Huzeyfe bin Yemân, Mugîre bin Şu’be, Hz. Zübeyr ve
Abdullah bin Ömer (r.a.) gibi meşhur sa­ha­biler de vardı.
İslam ordusu düşmanla karşılaşmadan önce, Peygamberimizin emri üzere düşman, Müslüman olmaya davet edilirdi.
Kabul etmezlerse cizye vermeleri teklif edilir, buna da yanaşmazlarsa, artık üçüncü şık olan savaşı kabul etmiş sa­yılırlardı.
Hz. Nûman da bu esasa uyarak İranlıları İslamiyet’e davet etti.
İranlı­lar bunu kabul etmedikleri gibi cizye vermeye de yanaşmadılar.
Mugîre bin Şu’be kumandana hitaben, “İranlılar bize çok yaklaştılar, süratli ve iyi ok atarlar.
Bu sebeple hemen hücum etmelisin!” dedi.
Hz. Nûman, Peygamberimizle birlikte birçok savaşta bulunmuştu.
Savaş tecrübesi daha fazlaydı.
Re­sû­lul­lah öğle sıcaklığında düşmana saldırmazdı.
Oysa vakit tam öğle idi.
Bu sebeple Hz. Mugîre’nin teklifine yanaşmadı ve ona şöyle dedi:
“Vallahi sen gerçekten tecrübeli ve ileri görüşlü bir sahabisin.
Fa­kat Peygamberimizle bulunduğum bütün savaşlarda, o, eğer gündüzün ilk saatlerinde savaşmazsa, güneşin tesiri kayboluncaya
ve rüzgâr çıkıncaya kadar savaşı geciktirirdi.”
Hz. Nûman daha sonra mücahitlerin arasında dolaştı.
Onları harbe teşvik edi­ci konuşmalar yaptı.
Sonra da nasıl hareket edecekleri hususunda talimat ver­di:
“Ben sancağı üç defa sallayacağım.
Birinci sallayışımda herkes ihtiyacını görsün ve abdest alsın.
İkinci sallayışımda ayakkabılarını bağlasın ve silahını tekrar kontrol etsin.
Üçüncüde ise hücuma geçsin.
Ben bile olsam, şehit düşen biriyle meşgul olup oyalanmayın...”
Nihayet beklenen vakit geldi.
Hz. Nûman, Cenâb-ı Hakk’a, “Allah’ım, bugün Müslümanların zafer kazanması yolunda bana şehitlik ihsan eyle!
Müslüman­ları muzaffer kıl!” diye münacatta bulundu ve sonra da
mücahitlerin beklediği işareti verdi.
Sancağı üç defa salladı.
İranlılar, Müslümanlardan birkaç misli da­ha kalabalıktı.
Fakat şehitlik arzusuyla yola çıkan mücahitler, kumandanları Numan bin Mukarrin’in (r.a.) arkasında hücuma geçtiler.
İlk yere düşen Hz. Nûman oldu.
Mücahitler onun yaralandığını gördüler; fakat sözünü hatırlaya­rak yanına yaklaşmadılar
Hz. Makil bin Yesar bunu şöyle anlatır: “Nûman yere yıkılınca yanına geldim; fakat onun ‘Eğer şehit düşersem kimse benim­le meşgul olmasın.’ sözünü hatırladım.
Üzerine bir örtü örttüm ve gittim.
Nihayet İranlılara galip geldik.
Yanıma biraz su alarak kumandanımızın yanına geldim.
Yüzünde­ki toprakları yıkadım.
Bana, ‘Sen kimsin?’ diye sordu.
Kendi­mi tanıttım.
‘Müslüman­lar ne yaptılar? dedi.
‘Allah onları muzaffer kıldı.’ de­dim.
Buna çok sevindi.
Bütün ya­ralarını, acılarını unuttu.
‘Allah’a çok şükür!
Bunu Ömer’e yazın.’ dedi ve şehadet mertebesine erdi.”
Hz. Ömer bu kahraman sahabinin şehadetini duyunca başını elleri arasına alarak hıçkıra hıçkıra ağladı…
Allah onlardan razı olsun!

Nu’man bin Mukarrin hazretlerinin künyesi
“Ebû Amr”dır. Kardeşleri, Suveyd bin Mukarrin
ile Nuaym bin Mukarrin ile birlikte
Hudeybiye Anlaşması’ndan önce Müslüman olmuştur.
Kardeşleri de Hz. Nu’man gibi askerlik ve kahramanlık bakımından meşhur sahâbîlerdendir.
Nu’man bin Mukarrin, Resûlullah ile beraber Mekke’nin Fethine ve Huneyn Gazvelerine katılmıştır.
Vedâ Haccı’nda da hazır bulunmuştur.
Büyük fitne önlendi!
Resûlullahın vefâtından sonra, halîfe olarak Hz. Ebû Bekir seçilmişti.
Bu sırada ortada büyük bir irtidat ya’nî dinden çıkış hareketi başladı.
Hz. Ebû Bekir bu fitneye gereken cevabı verdi.
Nu’man bin Mukarrin bu irtidat fitnesine karşı verilen mücâdelede de bulundu.
Böylece irtidat fitnesinin, büyümesine meydan verilmeyerek büyük bir felâketin önüne geçilmiş oldu.
Hz. Nu’man, bu hizmetlerine Hz. Ömer’in hilâfeti devrinde de devam etti.
Onun hizmetleri, Irak ve İran taraflarında da çok oldu.
642 yılında Nihavend’de şehîd oldu.
Hz. Ömer (radıyallahü anh) İran üzerine bir ordu hazırladı ve bu ordunun kumandanlığını da Nu’man bin Mukarrin hazretlerini tayin etti.
Kûfe’den hareket eden 30.000 kişilik İslam ordusu, Firuzan kumandasındaki 150.000 kişilik İran ordusu ile Basra yakınlarındaki
Nihavend’de karşılaştı.
Savaş günlerce devem etti.
İki taraf da üstünlük sağlayamıyorlardı.
Nihayet bir cuma günü, İslam askeri hep birlikte cuma namazını kıldı.
Nu’man hazretleri gözyaşları içinde dua etti ve sonunda;
“Allahım! Müslümanların zafer kazanması yolunda Nu’man’a şehidlik nasib eyle!” dedi.
Bütün İslam askeri de “Amin!” dedi.
Sonra tekbirler alıp İran ordusuna hücuma geçtiler.
En ön safta harb eden Nu’man hazretleri yere düştü.
Hemen askere işaret ederek; Kimse kimse ile oyalanmasın, ben bile olsam, dedi.
Düşman yenildi, ancak...
İslam askeri hiç oyalanmadan hücuma devam etti.
Bu sırada İran kumandanı yaralanınca düşman bir anda durakladı.
Bunu fırsat bilen Müslümanlar nihai hücumu yaparak, kendilerinden
beş kat fazla olan düşmanı hezimete uğrattı.
İslam kumandanlarından Ma’kıl bin Yesar, hemen Nu’man bin Mukarrin hazretlerinin yanına geldi.
Son anlarını yaşıyordu.
Onu görünce son bir gayretle; İslam askeri ne yaptı? diye sordu.
Ma’kıl: -Zafer kazandı, deyince;
Elhamdülillah!
Bunu Hz. Ömer’e hemen bildiriniz! buyurup bu fani âlemden göç etti..


 

Ebû Amr  Nu‘mân b. Mukarrin b. Âiz el-Müzenî
(ö. 21/642) 
5. yılın Recebinde (Aralık 626) Medine’ye giderek müslüman oldu,
babası ve altı kardeşiyle buraya yerleşti.
Hendek Gazvesi’ne ve daha sonraki gazvelerle bazı seriyyelere katıldı.
Mekke’nin fethinde, Huneyn Gazvesi ve Tâif Muhasarası’nda
kabilesinin üç bayraktarından biriydi.
Hz. Ebû Bekir devrinde ridde savaşlarında Tuleyha b. Huveylid’e karşı yapılan mücadelede kardeşleri Abdullah ve Süveyd ile beraber
ordunun sağ kanadına kumanda etti.
Hz. Ebû Bekir oradan ayrılıp Medine’ye dönerken Zülkassa’daki küçük muhafız birliğinin başında Nu‘mân’ı bıraktı.
Hz. Ömer döneminde İran fetihlerine katıldı ve Kādisiye muharebelerinden önceki görüşmelerde Sâsânî Hükümdarı III. Yezdicerd’e gönderilen heyetin başkanlığını yaptı.
Hitabetiyle ünlü Nu‘mân İslâm’dan önceki hayatlarını ve İslâmiyet’in kendilerine kazandırdıklarını anlattıktan sonra ya İslâmiyet’i kabul etmek veya cizye ödemek zorunda olduklarını, aksi takdirde kendileriyle savaşacaklarını bildirdi.
Kisrânın İslâm heyetine hakaret etmesi üzerine Sâsânî ordu kumandanı Rüstem’le görüşüldü.
Bundan da bir sonuç alınamayınca başlayan savaş müslümanların zaferiyle sonuçlandı.
Sa‘d b. Ebû Vakkās, halifenin teklifiyle Nu‘mân b. Mukarrin’i Dicle kıyılarının vergisini toplamakla görevlendirdi.
III. Yezdicerd’in müslümanlara karşı savaş hazırlığına giriştiğinin duyulması üzerine Hz. Ömer, Sa‘d b. Ebû Vakkās’a Nu‘mân b. Mukarrin kumandasında bir ordunun Ahvaz bölgesine sevkini emretti.
Nu‘mân, Basra’dan gelecek olan kuvvetleri beklemeden Râmhürmüz’deki âsileri mağlûp ederek Tüster’e (Şüşter) yürüdü ve Basra’dan gelen kuvvetlerle buluşarak şehri kuşattı.
Uzun süren kuşatma ve çetin savaşlardan sonra şehri aldı;
Râmhürmüz ve Sûs fethedildi (20/641).
III. Yezdicerd’in Nihâvend’de bir ordu hazırladığını haber alan Hz. Ömer, Basra ve Kûfe halklarından meydana gelen yeni bir ordu hazırlatıp yine Nu‘mân b. Mukarrin’i kumandan tayin etti.
Bu orduda Abdullah b. Ömer, Cerîr b. Abdullah el-Becelî, Huzeyfe b. Yemân, Mugīre b. Şu‘be, Amr b. Ma‘dîkerib, Tuleyha b. Huveylid gibi önemli kimselerle Nu‘mân’ın iki kardeşi Nuaym ve Süveyb de vardı.
Keşif için görevlendirdiği Tuleyha’nın getirdiği habere göre düşman kuvvetleri kalelereve siperlere çekilmişti.
Nu‘mân yaptığı atlı hücumlarla düşmanı harp sahasına çekti.
Hz. Peygamber’in bu durumda uyguladığı bir taktikle saldırı için en uygun zamanı bekledi.
Sonunda Nihavend savaşı kazanıldı.
Ancak savaşın başında birkaç yerinden yaralanan Nu‘mân b. Mukarrin atının sürçmesiyle yere düşerek şehid oldu (21/642).
Hz. Ömer’in onun ölümüne çok üzüldüğü ve minberde şehâdetini duyurduktan sonra ağladığı zikredilir.
Nu‘mân b. Mukarrin Resûl-i Ekrem’den altı hadis rivayet etmiştir
.

Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
Bugün 104 ziyaretçi (136 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol