Ebû Ubeyde B. Cerrâh (ra)



Ebû Ubeyde Âmir b. Abdillâh b. el-Cerrâh el-Fihrî el-Kureşî
(ö. 18/639)

Aşere-i mübeşşereden olan
kumandan sahâbî.

Hicretten kırk yıl önce Mekke’de doğdu
(583).

Benî Hâris kabilesinden olan Ebû Ubeyde, Câhiliye devrinde Mekke’de okuma yazma bilen birkaç kişiden biri olduğu için Kureyşliler kendisine değer verirdi.
Ebû Ubeyde, Hz. Peygamber’in İslâm’a davete başladığı ve henüz Dârülerkam’a girmediği günlerde Hz. Ebû Bekir vasıtasıyla müslüman oldu.
İslâmiyet’in yayılması için büyük çaba gösterdi ve bu sebeple Kureyşliler’in ağır baskılarına mâruz kaldı.
İşkenceler dayanılmaz hale gelince 616 yılında yapılan İkinci Habeşistan Hicreti’ne katıldı.
Ancak bir müddet sonra Mekke’ye döndü.
Daha sonra Medine’ye hicret etti.

Ebû Ubeyde Medine döneminde İslâmiyet’in tebliğ edilmesinde ve idarî işlerde önemli görevler aldı.
Hz. Peygamber’le birlikte bütün gazvelere iştirak etti.
Bedir Gazvesi’nde düşman saflarında bulunan babasını, özellikle kendisine hücum etmesi üzerine öldürmek zorunda kaldığı ve babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa müminlerin kâfirleri dost edinemeyeceğini belirten âyetin (el-Mücâdile 58/22) bundan dolayı nâzil olduğu rivayet edilmektedir
Ebû Ubeyde Uhud Gazvesi’nde de
yiğitlik gösterdi.

İslâm ordusu dağıldığı zaman Resûlullah’ın etrafından ayrılmayan on dört kişi arasında o da vardı.
İkinci Zülkassa (6/627) ve Sîfülbahr (Habat) (8/629) seferlerine kumandan
tayin edildi.
Zâtüsselâsil Seriyyesi’nde arkadan gönderilen yardımcı kuvvetlere de Ebû Ubeyde kumanda etti (8/629).
Aynı yıl Mekke fethinde Hz. Peygamber’in önünde şehre girdi.
Beytülmâlde görev yaptı; Hudeybiye Antlaşması başta olmak üzere bazı vesikalara şahit olarak adı yazıldı.
Medine’ye gelen Yemenliler’e İslâmiyet’i öğretmek üzere görevlendirildi.
Hz. Peygamber’le din konusunda tartışan ve hıristiyan kalıp cizye vermeyi kabul eden Necranlılar, cizye tahsili için güvenilir birinin kendileriyle gönderilmesini istedikleri zaman Resûl-i Ekrem, “Her ümmetin bir emini vardır; bu ümmetin emini de Ebû Ubeyde b. Cerrâh’tır” diyerek onu Necran’a gönderdi.
Ondan sonra “Emînü’l-ümme” lakabıyla anılan Ebû Ubeyde bu bölgedeki insanlara İslâmiyet’i de öğretti.
Müzeyne, Hüzeyl ve Kinâne kabilelerinin vergilerini toplama görevi de ona verildi.
Hz. Peygamber’in vefatı üzerine aralarında Ebû Bekir ve Ömer’in de bulunduğu bazı sahâbîler Ebû Ubeyde’ye halife olarak biat etmek istediler.
Fakat Ebû Ubeyde, bu göreve Hz. Ebû Bekir’in lâyık olduğunu söyleyerek teklifi kabul etmedi.
Hz. Ebû Bekir devrinde ilk zamanlar devletin maliye işlerini yürüttü.
Daha sonra Suriye bölgesine gönderilen ordulardan birine kumandan tayin edildi.
Hz. Ömer tarafından Hâlid b. Velîd’in yerine bu bölgedeki orduların başkumandanlığına getirildi.
Bu dönemde Dımaşk, Humus, Hama, Lazkiye, Halep, Antakya ve Kudüs başta olmak üzere Suriye bölgesindeki birçok şehrin fethi gerçekleştirildi.
Gönderdiği birlikler Urfa ve Maraş’a kadar ilerlediler. Daha sonra Ebû Ubeyde fethedilen yerleri Hz. Ömer’in valisi olarak hayatının sonuna kadar idare etti.
Ebû Ubeyde, “tâûnu Amvâs” diye meşhur olan ve birçok sahâbînin ölümüne yol açan vebaya yakalanarak Beysân’a bağlı Amtâ köyünde vefat etti ve oraya defnedildi.
Bugün kabri Vâdilürdün’de Gurülbilevne bölgesindeki Ebû Ubeyde köyünde bulunmaktadır.
Hz. Peygamber’in yüzüne batan miğfer parçasını dişleriyle çıkarırken iki ön dişi çıkmıştı.
Hz. Peygamber mütevazi, zühd ve hayâ sahibi olan Ebû Ubeyde’yi çok sever, ahlâk ve şahsiyetini takdir ederdi
Hz. Âişe’nin rivayetine göre Ebû Bekir ve Ömer’den sonra Resûl-i Ekrem’in en çok sevdiği kişi Ebû Ubeyde idi
Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen sahâbîlerden biri olan Ebû Ubeyde, hayatı savaşlarda geçtiği için Hz. Peygamber’den sadece on beş hadis rivayet etmiştir.






Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
Bugün 180 ziyaretçi (239 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol