Hatice validemizin hediyesi
Küçük Zeyd daha sekiz yaşındayken
gurbete düşmüştü.
Annesiyle birlikte dedelerinin ve ninelerinin türbelerini ziyarete gittikleri bir sırada düşmanlar tarafından esir alınmış ve Ukâz Panayırı’nda satışa çıkarılmıştı.
Orada Hakîm ibni Huzâm 400 dirhem karşılığında Hatice validemiz için satın almıştı.
Hz. Peygamber’le (a.s.m.) evlenen Hz. Hatice (r.anha), Zeyd’i Hz. Peygamber’e köle ve hizmetçi olarak hediye etti.
Hizmeti
Hz. Muhammed’in (a.s.m.) şefkat ve himayesiyle büyüyen Zeyd, onun her türlü hizmetine koşmaktan geri kalmıyor, sevgi dolu kalbini incitmemeye gayret ediyordu.
Küçük ruhu, sanki Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğini hissetmişti.
Ona hizmeti büyük bir şeref ve ibadet telakki ediyordu.
Azat oluşu
Nitekim yıllar sonra babası ve amcası çıkıp geldiğinde, Hz. Peygamber kendisini serbest bıraktığı hâlde, o,“Ben insanların en hayırlısının yanında ve mukaddes beldede bulunmaktan dolayı memnunum.” diyerek onlarla birlikte gitmeyi reddetmiş ve Resûl-i Ekrem’le birlikte kalmıştı.
Peygamberimiz de onu azat etmiş ve
kendisine evlatlık edinmişti.
Üçüncü Müslüman
İlahî davet geldiğinde, Hz. Hatice ve Hz. Ali’den sonra İslamiyet’i kabul etmiş, “üçüncü Müslüman” olarak iman safında yer almıştı.
Şerefin ve manevi rütbenin bedeli
Şimdi artık Peygamberimize daha başka bir şekilde bağlanmış, hizmetlerine bambaşka bir şevk ve heyecanla koşar olmuştu.
Onunla yiyor, onunla içiyor, onunla ibadet ediyor, onunla vakit geçiriyordu.
Ancak bu şerefin ve manevi rütbenin de muhakkak bir bedeli vardı.
İslam’ın ilk devirlerinde, o da Resûl-i Ekrem’in maruz kaldığı zulüm ve işkencelerden nasibini alıyordu.
Resûl-i Ekrem’in bineğinin terkisinde, kabilelere ve cemaatlere gidiyordu.
Zaman zaman alaka görmekle birlikte çoğu zaman da kovuluyorlar, taşlanıyorlar, reddediliyorlardı.
Taif'te
Tâif’te zalim müşrikler, Hz. Peygamber’i taşa tutarken, mübarek vücuduna zarar erişmesin diye kendi vücudunu taşlara siper etmiş, ama yine de ayaklarından kanlar akmasına, vücudunda birçok yara açılmasına mâni olamamıştı.
Kendisinin de yaraları çoktu.
Ancak o, efendisini, Yüce Peygamber’ini düşünüyordu.
Kardeşliği
Hz. Hamza, Müslüman olduğunda, Hz. Peygamber ikisini kardeş yapmıştı.
Evliliği
Evlenme çağı geldiğinde de, Resûlullah onu kendi evlatlarının mürebbiyesi Ümmü Eymen’le evlendirmişti.
Bu hanımı ona Üsâme’yi verdi.
Zeyd b. Muhammed
Peygamberimizle o kadar kenetlenmişti ki, evlatların hakiki babalarına nispet edilmesini emreden Ahzâb Sûresi’nin 5. âyeti nazil oluncaya kadar, “Zeyd bin Muhammed (Muhammed oğlu Zeyd)” diye çağırılıyordu.
Görev
Peygamberimizle birlikte Medine’ye hicret eden Zeyd bin Hârise, Mescid-i Nebevî’nin inşasından sonra da Hz. Peygamber’in emriyle genç Müslümanlardan Ebû Râfî ile birlikte Mekke’ye dönüp, Resûlullah’ın hanımlarını ve kızlarını alıp getirmişti.
Kahraman
Hz. Zeyd, Bedir’den başlamak üzere, şehit olduğu Mute Savaşı’na kadar bütün gaza ve muharebelerde bulunmuştu.
Onun mertliği, fedakârlığı ve kahramanlığı, sahabiler arasında meşhurdu.
Vekil
Resûl-i Ekrem, Müreysî Gazası’na
çıktıkları sırada, Medine’de onu kendi yerine vekil bırakmıştı.
Bu hareketiyle hem onun dirayet ve idareciliğini takdir ediyor, hem de idareciliğin soyla sopla değil, takva, fedakârlık ve dirayet ile olabileceğine dikkat çekiyordu.
Kölelik müessesesinin tedricen kaldırılmaya çalışıldığı bir devrede, Hz. Peygamber’in azatlı kölesini kendisi yerine vekil bırakması, çok manalı bir hadiseydi.
Kumandanlığı
Hz. Peygamber, Hz. Zeyd’i büyük gaza ve muharebelerin dışında birçok mühim seriyye ve heyette de, emîr ve kumandan olarak istihdam etmişti.
O da hepsinden muvaffakiyetle dönmüştü.
Mute'de şehadet
Hicret’in 8. yılında, Hz. Peygamber, Busrâ valisine, Hâris bin Umeyr’i elçi olarak göndermiş ve İslamiyet’i tebliğ etmek istemişti.
Ancak yolda Hâris’e rastlayan Bizans’ın Şam valisi Şurahbil, Hz. Peygamber’in elçisi olduğunu bildiği hâlde, onu öldürmüştü.
Peygamberimiz bu habere çok üzülmüş ve “Elçiye zeval olmaz.” hükmünü çiğneyen Bizans’a bir ders vermek için
3 bin kişilik bir ordu hazırlatmış, başına da Zeyd bin Hârise’yi getirmişti.
Hz. Zeyd şehit olursa, onun yerine
Hz. Câfer, o da şehit olursa Hz. Abdullah bin Revâha kumandanlığa gelecekti.
Başta Zeyd olmak üzere, hepsi Mute’de kahramanca çarpıştı.
Peygamberimizin işaret buyurdukları gibi, şehadet makamına yükseldi.
İslam ordusu henüz Medine’ye dönmemişti.
Şefkat ve rikkat
Resûlullah, Zeyd bin Hârise’nin kızını gördü.
Şehit evladı masum kızcağız, hüzünlü bir şekilde Resûlullah’ın yüzüne bakıyordu.
Bu manzara karşısında Resûlullah dayanamamış, şefkat ve rikkatinden ağlamaya başlamıştı.
Orada bulunan Sa’d bin Ubâde, “Ey Allah’ın Resûl’ü, bu ne hâl böyle?” diye sormuştu.
Efendimiz şöyle cevap verdi: “Bu, sevgilinin sevgiliye hasretidir.”
Hz. Zeyd bin Hârise, Peygamberimizin yüksek ahlakının müstesna bir temsilcisiydi.
Onun feragat ve fedakârlığını, yine Peygamber ocağında yetişmiş olan oğlu Üsâme devam ettirerek babasına iyi bir halef oldu.
Allah hepsinden razı olsun!
|

(579-630)
Kabilesi : Kudaaoğulları / Yemen
Akrabalar : Zübeyr b. Avvam'ın damadı
Babası : Haris b. Şurahbil
Anne : Suda b. Salebe
Kardeşleri : Ömer, Kays, Yezid ve Cebele
Eşler: Ümmü Eymen, Zeynep b Cahş,
Ümmü Gülsüm, Dürre,Hind
Oğulları : Üsame, Zeyd
Kızı : Rukiyye
Savaşları : Bedir, Uhud, Hendek, Mute'
ve birçok seriyye
Esirlikten emirliğe yükselen sahabe
Ebû Üsâme Zeyd b. Hârise b. Şerâhîl (Şürahbîl) el-Kelbî, Resûl-i Ekrem’in evlâtlığı ve âzatlısı.
Bi‘setten otuz beş yıl kadar önce doğdu.
Aslen Yemen menşeli Kelb kabilesindendir.
Zeyd b. Muhammed
Hz. Peygamber’den sadece on yaş küçük olduğu halde evlâtlığı olmasından dolayı önceleri Zeyd b. Muhammed diye anılırdı.
Ancak evlâtlıkların öz babalarının adıyla anılmasını emreden âyet (el-Ahzâb 33/5) indikten sonra babası Hârise’nin adıyla anılmaya başlandı
Hibbü Resulullah
Resûlullah tarafından çok sevildiği için
“hibbü Resûlillâh” lakabıyla tanınırdı.
Kölelik macerası ve azad olması
Câhiliye döneminde henüz çocukken annesi Su‘dâ ile birlikte Benî Ma‘n’daki akrabalarını ziyarete giderken Benî Kayn mensupları tarafından kaçırıldı ve Ukâz panayırında köle olarak Hz. Hatice’nin yeğeni Hakîm b. Hizâm’a satıldı.
Hakîm onu Mekke’ye götürdü ve halası
Hatice’ye, Hz. Hatice de Resûlullah’a hediye etti.
Zeyd’in kabilesinden hac için Mekke’ye
gelenler kendisini görüp tanıdılar ve
dönüşte durumu ailesine bildirdiler.
Babası Hârise ile amcası Kâ‘b (bazı rivayetlere göre ağabeyi Cebele) yanlarına Zeyd’in fidyesini de alarak Mekke’ye geldiler, Resûl-i Ekrem’den onu geri istediler.
Resûlullah, Zeyd’i ailesiyle görüştürdü
ve dilerse kendileriyle gidebileceğini söyledi.
Fakat Zeyd, Resûlullah’ın yanında kalmayı tercih etti.
Bu olaydan sonra Resûl-i Ekrem, Zeyd’i Kâbe’nin bitişiğindeki Hicr mevkiine götürüp, “Şahit olun, Zeyd benim oğlumdur, o benim mirasçım, ben de onun mirasçısıyım!” dedi ve ardından onu âzat etti.
Seferleri
Zeyd b. Hârise Bedir, Uhud, Hendek gazvelerine, Hudeybiye seferine ve Hayber’in fethine katıldı.
Bedir zaferinin müjdesini Hz. Peygamber’in devesi Kasvâ’ya binerek Medine’ye o ulaştırdı.
Hendek Gazvesi’nde muhacirlerin sancaktarı idi.
Karede Seriyyesi, Süleym kabilesi üzerine
düzenlenen Cemûm, ayrıca Îs, Tarf,
Hismâ (Benî Cüzâm), Ümmü Kırfe (Benî Fezâre), birinci Vâdilkurâ, Medyen ve ikinci Vâdilkurâ seriyyeleri onun kumandanlığında yapıldı.
Hicretin 6. yılının Rebîülevvel ayı başında (Temmuz 627), Kureyş’in müttefiki olup Hendek Gazvesi’ne 700 kişilik bir kuvvetle katılan Benî Süleym kabilesini cezalandırmak üzere Cemûm’a gönderildi ve kabilenin üzerine baskın düzenleyerek çok sayıda esir ve ganimet elde etti.
Vekil
Sefevân ve Müreysî‘ gazvelerinde Resûlullah’a vekâlet için Medine’de kaldı.
Hz. Peygamber’in Zeyd’e olan güvenine işaret eden Hz. Âişe, “Resûl-i Ekrem, Zeyd’i bir ordu ile sefere gönderdiğinde mutlaka onu kumandan tayin ederdi.
Eğer şimdi sağ olsaydı kendisini yerine halife bırakırdı” demiştir
Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen tek sahâbîdir
Evlilikleri
Zeyd (el-Ahzâb 33/37) birkaç defa evlendi.
Resûlullah’ın dadısı Habeşî Ümmü Eymen’le Mekke’de gerçekleşen ilk evliliğinden oğlu Üsâme doğdu.
Zeyd, Ümmü Külsûm bint Ukbe, Dürre bint Ebû Leheb, Hind bint Avvâm adlı
hanımlarla da evlilik yaptı.
Zeyneb bint Cahş ile evlendi
Bedir Gazvesi’nden sonra da Resûl-i Ekrem’in halası Ümeyme’nin kızı Zeyneb bint Cahş ile evlendi.
Ancak bu evlilik geçimsizlik yüzünden sürdürülemedi.
Boşanması
Evlenmelerine bizzat aracı olan Hz. Peygamber onların ayrılmasını arzu etmese de Zeyneb’in sırf Peygamber’in tavsiyesiyle yaptığı bu evlilik boşanma ile sonuçlandı.
Resûl-i Ekrem bu duruma üzüldü.
Arap adeti kalkıyor
Daha sonra konuyla ilgili âyetin inmesiyle (el-Ahzâb 33/37) Câhiliye döneminden kalma, evlâtlıkların boşanmış eşleriyle evlenme yasağı âdeti kaldırıldı ve Resûl-i Ekrem Zeyd’in boşadığı Zeyneb ile evlendi.
Resûlullah’ın Zeyneb’le evlenmesinin asıl sebebi sözü geçen katı Arap âdetinin bizzat onun uygulamasıyla ortadan kaldırılmasıdır.
Zeyd’in elli beş yaşında şehid düştüğü kaydedilir.
Resûl-i Ekrem, vefatından kısa bir süre önce Bizans’a gönderilmek üzere hazırlanan (Safer 11/Mayıs 632) ve içinde Hz. Ebû Bekir ile Ömer’in de bulunduğu ordunun kumandanlığını Üsâme’ye verince bazı kişiler hoşnutsuzluklarını dile getirmiş, Resûlullah bir hutbe irat ederek bunun sebebini açıklamış ve Üsâme’ye uyulmasını emretmiştir
|
|
|
 |
|