Hanım Sahabeler

Şifâ binti Abdullâh (ra)

Ümmü Süleymân eş-Şifâ’ (Leylâ) bint Abdillâh b. Abdişems el-Adeviyye el-Kureşiyye (ö. 20/641 civarı)
Hanım sahâbî.
Mekke’de doğdu.
Kureyş’in Adîoğulları kolundan
Hz. Ömer’le akrabalığı vardır.

Şifa

Asıl ismi Leylâ iken hastaları tedavi konusundaki bilgisi ve bu alanda yaptığı hizmetler sebebiyle Şifâ diye tanındı.

İlk Müslümanlardan

Câhiliye devrinde de iyilik severliği ve güzel ahlâkıyla bilinen Şifâ, İslâm’ın ilk yıllarında müslüman oldu.
İlk iman edenlerle birlikte müşriklerin eziyetlerine katlandı.

Evliliği

Mekke döneminde önce Ebû Hasme b. Huzeyfe, daha sonra onun kardeşi Merzûk ile evlendi.
Ebû Hasme ile evliliğinden Süleyman, Merzûk’tan Ebû Hakîm künyesiyle bilinen bir oğlu doğdu.
Ayrıca bir de kızı olmuştur.

Hicreti

Medine’ye ilk hicret edenler arasında yer alan Şifâ, oğlu Süleyman ile birlikte Hz. Peygamber’in kendisine tahsis ettiği bir eve yerleşti.

Okur yazar

Okuma yazma bilen az sayıdaki kadınlardan biri olduğu için özellikle kadınlara yönelik eğitim faaliyetleri yürüttü.
Resûl-i Ekrem’in hanımı Hafsa’ya da okuma yazma öğretti.

Rukye

Şifâ, Câhiliye devrinde “nemle” denen bir cilt hastalığını rukye yoluyla (dua okuyarak) tedavi ederdi.
İslâmiyet gelince bu tedavi yöntemini bıraktı.
Ancak hastaların ısrarı üzerine duasını Resûlullah’a okuduğu, Resûlullah’ın da ona şirke götüren bir söz ve davranış içermediği sürece rukye yapmakta bir sakınca bulunmadığını belirttiği, hatta eşi Hafsa’ya bu tedavi yöntemini de öğretmesini tavsiye ettiği rivayet edilir

Şifâ, Hafsa’nın hem öğretmeni olması hem de aralarında akrabalık bağı bulunması sebebiyle onun yanına sıkça uğrar, Resûl-i Ekrem’in diğer hanımlarını da ziyaret ederdi.
Resûlullah da Şifâ’yı ve ailesini zaman zaman görmeye gider, hatta onların evinde istirahat edip kaylûle yapardı.
Şifâ, Hz. Peygamber evlerine geldiğinde istirahat etmesi için bir yatakla bir çarşaf hazırlayıp ona tahsis etmişti.

Hz. Ebû Bekir ve Ömer hilâfetleri döneminde Şifâ’ya değer verirdi.

Hz. Ömer onu evinde ziyaret eder, kendisiyle istişarede bulunur ve ona birtakım görevler teklif ederdi.

Şifâ cemaate devam konusu üzerinde durduğu, bir mazereti sebebiyle cemaate katılamayan damadı Şürahbîl b. Hasene’yi azarlamıştır

Esnafı denetlemekle görevi

Şifâ’nın Hz. Ömer (bir rivayete göre Resûl-i Ekrem) tarafından kadınların devam ettiği Medine pazarına esnafı denetlemekle görevlendirildiği nakledilir

Onun “emîrü’l-mü’minîn” unvanının Hz. Ömer için ilk defa nasıl kullanıldığını rivayet etmesi devlet işlerine de ilgi duyduğunu göstermektedir.

Vefatı

Akıllı, bilgili, görgü sahibi ve becerikli bir hanım olan Şifâ, Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde Medine’de vefat etti.

Rivayetleri vardır

Kaynaklarda Hafsa’ya yazıyı ve rukyeyi öğretmekle görevlendirilmesi, en faziletli ameller, yağmur duası, haccın fazileti, cemaatle namazın önemi ve kadınların mescidde cemaatle namaza katılmaları gibi konularda Şifâ bint Abdullah’tan nakledilen on iki rivayet yer almaktadır

Ümmü Eymen Bereke bint Sa‘lebe (r.a)

Ümmü Eymen Bereke bint Sa‘lebe b. Amr el-Habeşiyye (ö. 24/645 ) Hz. Peygamber’in dadısı, sahâbî.
İlk oğlu Eymen’e nisbetle Ümmü Eymen, bazan da Ümmü Üsâme künyeleriyle anılır.
Habeş asıllı olup Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’in kölesi iken miras yoluyla babası Abdullah’a veya annesi Âmine’ye, onlardan da kendisine intikal etti.

Dadı

Ümmü Eymen’in doğumundan itibaren Hz. Muhammed’in dadılığını yaptığı, onu emzirdiği, annesiyle birlikte Medine’ye dayılarını ziyarete gidip dönerken Ebvâ’da Âmine vefat ettiğinde onun yanında bulunduğu, kendisini Mekke’ye getirdiği ve büyüyünceye kadar dadılığına devam ettiği rivayetine bakılırsa Resûl-i Ekrem’e miras yoluyla intikal ettiği görüşü daha doğru olmalıdır.

Hz. Muhammed, Hatice ile evlenince Ümmü Eymen’i âzat etti.

Evliliği

O da Ubeyd b. Zeyd el-Hazrecî ile evlendi, bu evlilikten Eymen doğdu.
Kocası ölünce, peygamberlikten kısa bir süre sonra Resûlullah’ın âzatlı kölesi Zeyd b. Hârise ile evlendi, bu evlilikten de Üsâme b. Zeyd dünyaya geldi.

“Annemden sonra annem”

Resûl-i Ekrem, İslâmiyet’in ilk günlerinde kendi ev halkıyla birlikte müslüman olan Ümmü Eymen’i dedesinden ve babasından kalma bir yâdigâr kabul eder, onu “annemden sonra annem” diye sever, zaman zaman kendisini ziyaret ederdi.

Hicreti

Hz. Peygamber’in hicretten sonra Zeyd b. Hârise ile Ebû Râfi‘e Mekke’den Medine’ye getirttiği ailesi ve yakınları arasında Ümmü Eymen ve oğlu Üsâme de vardı.

Katıldığı savaşlar

Ümmü Eymen, Resûlullah ile birlikte Uhud Gazvesine katıldı, orada askere su dağıttı, yaralıları tedavi etti, bozguna uğradıkları zaman askeri savaşa teşvik etti.

Bir grup kadınla birlikte Hayber Gazvesi’ne iştirak ettiği için ganimetlerden kendisine pay verildi.

Oğulları Eymen ve Üsâme ile birlikte Huneyn Gazvesi’ne de katıldı.

Şehit oğul ve eş

Hz. Peygamber’in yakın çevresinde bulunup onu koruyanlardan biri olan oğlu Eymen, Huneyn Gazvesi’nde,Mûte Savaşı’nın (8/629) kumandanlarından olan eşi Zeyd b. Hârise de bu savaşta şehid düştü.

Selam

Ümmü Eymen konuşma sırasında peltek “se”leri sîn gibi telaffuz ederdi; Resûl-i Ekrem onun bir türlü söyleyemediği “selâmullāhi aleyküm” yerine kısaca “selâm” demesine izin vermişti.

Resûlullah’ın vefatından sonra..

Resûlullah’ın vefatından sonraki günlerde Hz. Ebû Bekir ile Ömer, zaman zaman onu ziyaret ederdi.
Bu ziyaretlerden birinde Ümmü Eymen ağlamış, niçin ağladığını sorduklarında, “Hz. Peygamber’in vefat edeceğini biliyordum, ben vahyin kesilmesine ağlıyorum” demişti.

Vefatı

Ümmü Eymen Resûl-i Ekrem’in vefatından beş ay sonra vefat etti ve Baki‘ Mezarlığı’na defnedilmiştir

Ümmü Seleme Hind bint Ebî Ümeyye (ra)

Ümmü Seleme Hind bint Ebî Ümeyye Süheyl (Huzeyfe) b. Mugīre el-Kureşiyye el-Mahzûmiyye (ö. 62/681)
Hz. Peygamber’in hanımı.
Seksen dört yaşında vefat ettiğine göre bi‘setten on üç yıl kadar önce (milâdî 597) doğmuş olmalıdır.

Hind isminden çok Ümmü Seleme künyesiyle tanınır.

Kureyş kabilesinin Benî Mahzûm koluna mensuptur.
Soyu Resûl-i Ekrem’in soyu ile yedinci dedeleri Mürre’de birleşir.

Ailesi

Babası Ebû Ümeyye Annesi Firâsoğulları’ndan Âtike bint Âmir el-Kinâniyye’dir.
Sahâbeden Abdullah, Âmir, Züheyr, Muhâcir, Reyta ve Karîbe onun kardeşleri,
Hâlid b. Velîd amcasının oğludur.

Evliliği

Ümmü Seleme önce diğer bir amcasının oğlu, Hz. Peygamber’in sütkardeşi ve halası Berre bint Abdülmuttalib’in oğlu Ebû Seleme el-Mahzûmî ile evlendi.
Kocası İslâm’ı kabul eden on birinci, kendisi on ikinci kişidir.

Hicreti

Kocası ile birlikte Habeşistan’a hicret ettiler.
Mekkeliler’in İslâmiyet’i benimsediğine dair asılsız bir haber üzerine Mekke’ye döndüler.
Ümmü Seleme, Akabe biatlarından bir yıl önce kocasıyla beraber Medine’ye hicret etmek üzere yola çıktıysa da Mahzûmoğulları onun hicretine izin vermedi.
Kocası Ebû Seleme’nin ailesi oğlu Seleme’yi, “Bu çocuk da bizim ailemize mensuptur” diyerek onu Ümmü Seleme’nin elinden aldı ve anne ile oğlunu birbirinden ayırdı.
Bunun üzerine Ebû Seleme tek başına hicret etti.
Hem kocasından hem oğlundan ayrılan Ümmü Seleme bir yıl boyunca göz yaşı döktü.
Onun bu durumuna dayanamayan iki aile Ümmü Seleme ile oğlunun birlikte hicretine izin verdi.
Ana oğulun yalnız başına Medine’ye doğru gittiğini gören ve o sırada henüz müslüman olmayan Osman b. Talha Medine’ye kadar onlara refakat etti.
Böylece Kureyş kabilesinden Medine’ye ilk hicret edenler Ümmü Seleme ile kocası oldu.

Kocası vefat ediyor

Ümmü Seleme’nin ilk eşi Ebû Seleme,Uhud Gazvesi’nde aldığı yaranın daha sonra nüksetmesi üzerine hastalandı.
Önce eşinden ölümü halinde kimseyle evlenmemesini istediyse de daha sonra bu görüşünden vazgeçerek ona mutlaka evlenmesini öğütledi, ayrıca kendisinden daha hayırlı biriyle evlenmesi için dua etti.

Hayırlı eş duası

Ebû Seleme vefat edince (4/625) Ümmü Seleme kocasının ardından günlerce ağladı ve Resûl-i Ekrem’e ne yapması gerektiğini sordu, o da kocasından daha hayırlı birini eş olarak kendisine nasip etmesi için Allah’a dua etmesini söyledi. Kendisine önce Hz. Ebû Bekir, ardından Ömer evlenme teklif etti, fakat bu teklifleri kabul etmedi, daha sonra da Resûlullah’tan evlenme teklifi geldi. Ümmü Seleme bu teklifi olumlu karşılamakla birlikte hem yaşlı hem de kıskanç bir kadın olduğunu, ayrıca çok sayıda çocuğu bulunduğunu ileri sürdü.
Hz. Peygamber ona kendisinin daha yaşlı olduğunu, kıskançlığını gidermesi için Allah’a dua edeceğini, çocuklarına da sahip çıkacağını söyleyince Ümmü Seleme evlenme teklifini kabul etti ve 4. yılın Şevvalinde (Mart 626) ümmehâtü’l-mü’minîn arasına katıldı.

Seferleri

Bazı gazvelere eşlerini de götüren Resûl-i Ekrem ile Hayber ve Tâif seferlerine iştirak etti.

Ümmü Seleme çok güzel bir kadındı.
Hz. Âişe onun güzelliğini duyduğu zaman kendisini kıskandığını, yüzünü görünce anlatılandan daha da güzel olduğunu farkettiğini söylerdi

İsabetli görüşleri

Resûl-i Ekrem isabetli görüşleri sebebiyle Ümmü Seleme’nin fikrini alırdı.
Meselâ Hudeybiye Antlaşması’nda Mekkeliler’e büyük tâvizler verildiğini düşünen müslümanlar üzüntü içinde iken Resûlullah onlara kurbanlarını Hudeybiye’de kesmelerini ve tıraş olmalarını emrettiği ve bunu üç defa tekrarladığı halde hiç tepki vermediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’nin yanına giderek üzüntüsünü dile getirdi.
Ümmü Seleme ona dışarı çıkıp kurbanını kesmesini ve kendisini tıraş ettirmesini, ardından ashabının da mutlaka bu davranışlarını izleyeceğini söyledi.
Hz. Peygamber onun tavsiyesini uyguladı ve gerçekten Ümmü Seleme’nin dediği gibi oldu

Cebrail

Bir defasında Ümmü Seleme, Resûl-i Ekrem kendi hücresinde iken Cebrâil’i insan kılığında gördü.
Cebrâil gittikten sonra Hz. Peygamber ona bu şahsın kim olduğunu sorunca Dihye b. Halîfe el-Kelbî diye cevap verdi, Resûlullah da onun Cebrâil olduğunu bildirdi

Vefatı

Resûl-i Ekrem’in en son vefat eden eşi Ümmü Seleme’dir.
62 (681) yılında Medine’de öldü ve Bakī‘ Kabristanı’na defnedildi.

Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid düştüğü haberi gelince (61/680) üzüntüsünden bayılması, müslümanların kendisine tâziyede bulunması onun en erken bu yılın sonlarına doğru vefat ettiğini göstermektedir.

Hadis rivayetleri

Resûlullah’ın eşleri arasında Hz. Âişe’den sonra en çok hadis rivayet eden Ümmü Seleme olmuştur.

Habeşistan’a hicret eden müslümanların Mekke’ye iade edilmesi için Necâşî Ashame’ye gönderilen heyetle ilgili olayları ve Ashame’nin huzurunda yapılan konuşmaları en geniş şekilde Ümmü Seleme rivayet etmiştir

İlim sahibi

İlminden dolayı Hz. Peygamber’in hanımları arasında Hz. Âişe ile en iyi geçinen Ümmü Seleme’dir.
Onun ilme olan merakı sebebiyle Resûl-i Ekrem’e birçok soru sorması, kadınların da ihtilâm olduğu, boy abdesti alırken saç örgüsünü çözmeye gerek bulunmadığı, insanın kendi çocukları için yaptığı harcamalardan dolayı sevap kazandığı gibi konuları rivayet etmesi önemli kabul edilmektedir.

Sahâbe neslinin kadın müctehidleri arasında yer alan Ümmü Seleme, uzun bir hayat sürdüğü için daha sonraki yıllarda müslümanların çeşitli sorularını cevaplandırmış ve isabetli görüşleriyle çağdaşlarına yol göstermiştir.

Sahâbe içinde otuz kadar oldukları söylenen Kur’an hâfızları arasında Ümmü Seleme’nin adı da zikredilmektedir.
Onun diğer hâfızlardan farklı yönü birçok âyeti Resûl-i Ekrem’den ilk defa duymasıdır.

Ümmü Umare Nesibe Binti Ka’b (r.a)

Gazâlarda gösterdiği cesâret ve kahramanlıklarıyla meşhur kadın sahâbî.

Hazrec kabîlesine mensup Medîne’nin ileri gelen âilelerinden Mâzin bin Neccâr evlâdındandır.
Annesi, Rebâb binti Abdullah’tır. Tahminen mîlâdî 573 yılında doğdu.

İkinci Akabe bîatında hazır olup zevciyle birlikte Müslüman oldu.

Ümmü Ümâre’nin oğlu Abdullah

Peygamber efendimiz, elinde taş bulunan Ümmü Ümâre’nin oğlu Abdullah’a; “Ey Ümmü Ümâre’nin oğlu!”diye seslendi. Abdullah radıyallahü anh; “Buyur yâ Resûlallah!” deyince ona; “At!” buyurdu. Abdullah radıyallahü anh önünde gitmekte olan atlı müşrike bir taş attı. Taş, atın gözüne değince ürken at da, atlı da yere yıkıldı.
Abdullah radıyallahu anh taşa tutup o müşriki yaraladı.

Müşrik İbni Kamia

Bu savaşta İbn-i Kamîa isminde bir müşrik, Peygamber efendimize saldırmış ve mübârek başından yaralamıştı.
Ümmü Ümâre (râ) İbn-i Kamîa’ya saldırdı.
İbn-i Kamîa, Ümmü Ümâre’nin darbesiyle ağır yaralandı.
Kendisi de bu savaşta on üç yerinden yara aldı.
Bunlardan en ağırı, İbn-i Kamîa’nın boynunda açtığı yaraydı.
Resûlullah efendimiz oğlu Abdullah’a bu yarayı sarmasını emrettiler.
“Ev halkınızı Allah mübârek kılsın!
Senin annenin makâmı filan ve filanların makâmından hayırlıdır.
Allah sizin ev halkınıza rahmet etsin?” buyurdu.
Bu yara bir sene tedâviden sonra iyileşti.

Dua

Nesibe Hâtun, Peygamber efendimize; “Yâ Resûlallah!
Allahü teâlâya duâ et de Cennet’te sana komşu olalım.” dedi.
Sevgili Peygamberimiz; “Allah’ım! Bunları, Cennet’te bana komşu ve arkadaş et!” diye duâ etti.
Bunun üzerine Ümmü Ümâre; “Bu bana kâfidir.
Artık dünyâda ne musîbet gelirse gelsin!
Hiç ehemmiyeti yok.” dedi.

Ümmü Ümâre,

Hudeybiye Antlaşmasında, Biat-ı Rıdvanda, Mekke’nin Fethinde ve Peygamberimizin Vedâ Haccında da bulundu.

Oğlu, elçi Habib şehit oldu

Hazret-i Ebû Bekr zamânında Yemâme de Museylemet-ül Kezzâb adında biri, yalancı peygamberliğini îlân etmişti. Buna gönderilen elçinin içinde Ümmü Ümâre’nin oğlu Habib de vardı. Müseylemet-ül Kezzâb Habib’i elçi olduğu halde işkence ederek öldürttü. Ümmü Ümâre bunu duyunca, herkes üzüleceğini zannederken; “Elhamdülillah şehit anası oldum.” diye sevindi.

Yalancı Müseyleme ölüyor

Hâlid bin Velîd ile birlikte Müseyleme’nin üzerine giden orduya katıldı.
Yaşı altmışı geçtiği halde; “Müseylemen’in ölümünü göreceğim diye yemin etmişti.
Elinde kılıç, yanında öbür oğlu ve diğer mücâhidlerle birlikte hücum etti.

Sonra Müseyleme’yi öldürdüler.

Bu savaşta da birçok yara aldığı ve kolunun birini kaybettiği halde; “Ey Mücâhidler, vurun Allah aşkına vurun.” diye seslenerek askerleri coşturuyordu.

Hazret-i Ömer'in hediyesi

Hazret-i Ömer halîfe olduğu sırada kendisine güzel bir elbise getirdiler.
Müminlerin emiri olan hazret-i Ömer’e dediler ki: “Bu elbise gelinin Safiye’ye çok güzel olur.
Bu ona lâyıktır.”
Hazret-i Ömer de; “Ben bunu öyle bir kimseye vereceğim ki; o hepsinden buna daha lâyıktır.
Ona Nesibe derler ki, Ümmü Ümâre’dir.” buyurarak ona gönderdi.

Hadis rivayeti

Ümmü Ümâre’nin Peygamber efendimizden rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmaktadır: “Peygamber efendimiz evimize teşrif etmişlerdi.
Kendilerine yemek ikram ettim.
Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem; “Sen de ye!” buyurdu.
“Ben oruçluyum” dedim.
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bir oruçlu, oruçlu olmayan bir kimseye yemek yedirdiği vakit (oruçlu olduğu için) onlar yemekten ayrılıncaya kadar melekler oruçlu kimseye duâ eder.”

Hakkında Ayet nazili

Ümmü Umâre nâzil olan âyetleri ve İslâm’ın hükümlerini dikkatle takip ediyordu.
“Müslüman erkekler ve kadınlar, mümin erkekler ve kadınlar, ibadet ve itaat eden erkekler ve kadınlar, özü sözü doğru erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, gönlünü ibadete vermiş erkekler ve kadınlar, yardım yapan erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çokça anan erkekler ve kadınlar, işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır” meâlindeki âyet (el-Ahzâb 33/35), bir rivayete göre Ümmü Umâre’nin Hz. Peygamber’e gelerek, “Bakıyorum da Kur’an’daki her şey erkekler adına, kadınlardan hiç bahsedilmiyor” şeklindeki sitemi üzerine nâzil olmuştur

Ümmü Hani b.Ebi Talip

Amca kızı
Baba : Ebi talip
D.600 Mekke
İslama giriş : Mekke'nin Fethi /
H.8 V. 662 / H.40 Cennetul Mualla / Mekke

Miraç hadisesi onun evinde gerçekleşti
Mekke'nin fethinde vur emri verilen iki kişi onun evinde eman bulmuştur

 
 

Cumame b. Ebi Talip

Peygamberimizin (sav) Amca kızı
Eşi : Ebu Süfyan b Haris (ra)

Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
Bugün 17 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol