Abdullah b Zübeyr (r.a.)

Abdullah bin Zübeyr (r.a.)

Ebû Bekr Abdullah b. ez-Zübeyr b. el-Avvâm el-Kureşî
(ö. 73/692)
Kureyş kabilesinin Esed b. Abdüluzzâ koluna mensuptur.
Babası aşere-i mübeşşereden Zübeyr b. Avvâm, annesi Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ’dır.
Hicretin ikinci yılı zilkade ayında (Mayıs 624) Medine’de doğdu.
Emevî hânedanına karşı halifeliğini ilân eden ve abâdileden biri olan sahâbî.
Hz. Abdullah âlim bir sahabiydi.
Meşhur “Dört Abdullah”tan biriydi.


Muhacirlerin İlk çocuk sevinci

Hicret’ten sonra Muhacirlerden doğan ilk çocuktu.
Hicret’in 1. yılında dünyaya geldi.
Hz. Abdullah’ın doğumu bütün Müslümanları sevince boğdu.
Müslümanlar âdeta bayram ettiler, “Allahü ekber!” sesleri semaya yükseldi.
Onların bu sevinçleri, Yahudilerin yalanlarının ortaya çıkmasından kaynaklanıyordu.
Çünkü onlar Muhacirlere, “Sizi büyüledik, artık çocuğunuz olmaz!” diyorlardı.
Ona “Abdullah” ismini Peygamberimiz koydu.
Sonra da bir hurma istedi.
Onu çiğnedi ve Abdullah’ın ağzına verdi.
Böylece bu sevgili yavrunun midesine giren ilk gıda,Resûlullah’ın mübarek ağzından çıkan hurma oluyordu.
Peygamberimiz daha sonra, Abdullah için bereket duasında bulundu.
Gerek Hz. Zübeyr, gerekse Esmâ (r.a.), Abdullah’ın en iyi bir şekilde yetişmesi için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlardı.
Yedi yaşına geldiğinde biat için Peygamberimize götürdüler.
Resûlullah (a.s.m.) tebessüm ederek biatını kabul etti.

Hz Ebubekir Dönemi

Hz. Abdullah, çocukluktan kurtulup delikanlılık çağına Ebû Bekir (r.a.) devrinde gelmişti.
Henüz çocuk denecek bir yaşta babası ile birlikte Sureyi’nin fethine katıldı ve Yermük Savaşı’nda bulundu.

Hz Ömer dönemi

Asıl Hz. Ömer zamanında kendini göstermeye başladı.
Amr b. Âs’ın Mısır’ın fethine gönderilmesinden sonra babası Zübeyr b. Avvâm kumandasında sevkedilen 5000 kişilik yardımcı kuvvet arasında o da vardı.
Mısır’ın fethi sırasında bütün askerî harekâta iştirak etti.
Abdullah (r.a.), hizmetine karşılık en küçük bir dünyevi makam, mertebe ve karşılık beklemezdi.
O, bütün amelinde sadece Allah rızasını esas alırdı.

Hz. Osman dönemi

Hz. Osman’ın (r.a.) hilafeti zamanı idi.
İslam orduları dört bir yanda fetihlerine devam ediyordu.
Mısır Valisi Abdullah b. Sa‘d b. Ebû Serh’in, merkezi Sübeytıla olan İfrîkıyye bölgesinde yaptığı seferde bulundu (647).
Kuzey Afrika’daki fetih harekâtını, Abdullah bin Ebî Serh, 40 bin mücahitle devam ettiriyordu.
Muhteşem zaferlerle Trablus’a kadar ilerleyen İslam orduları, orada, Romalılardan 120 bin kişilik bir ordunun mukavemetiyle karşılaştı.
Günlerce devam eden muharebelerde Müslümanlar, Romalılara karşı kahramanca çarpışmalara devam ediyorlardı.
Muharebeler çok şiddetli devam ediyordu.
Her gün şafakla başlayan harp, ancak öğleye kadar devam edebiliyor, sonra her iki tarafın askerleri güçsüz ve takatsiz bir şekilde çadırlarına çekiliyorlardı.
Kumandan (İfrîkıyye Genel Valisi) Gregoryas, sayı üstünlüğüne rağmen Müslümanları yenemediğinden, hiç olmazsa ricate mecbur edemediğinden dolayı fevkalade müteessirdi.
Birden aklına kurnazca bir fikir geldi.
Müslümanların kumandanı Abdullah bin Ebî Serh’i öldürtecek, bunu başarabilene kızını verecekti.
Ayrıca 100 bin altınla mükâfatlandıracaktı.
Kızı o sırada kendisiyle birlikte çarpışmalara de­vam ediyordu.
Bu mükâfat haberi Rum gençlerini gayrete getirdi.
Abdullah bin Ebî Serh’e doğru hücum ettiler.
Emellerine muvaffak olamasalar da büyük zayiat verdiriyorlardı.
Tam bu sırada küçük bir imdat kuvvetiyle yardıma koşan Abdullah bin Zübeyr, kumandana şu teklifte bulundu: “Sen de aynı şeyi askerlerine vaat et.
Gregoryas’ı öldüren askere 100 bin altınla birlikte onun kızını ve Kuzey Afrika valiliğini vaat et.”
İslam kumandanı bu teklifi yerinde buldu.
Ertesi gün kumandayı Abdullah bin Zübeyr aldı.
Hz. Abdullah iyi bir kumandandı.
Güzel bir harp taktiği uyguladı.
Askerlerini iki gruba ayırdı.
Bir grup savaşa devam ederken,diğer grup çadırlarında istirahat edecekti.
Plan tatbikata kondu.
Birinci grup öğleye kadar devam etti.
Onlar geri çekilirken, zinde ve istirahatli olan ikinci grup savaş meydanına atıldı.
Romalılar iyice yorgun düşmüştü.
Mücahitler karşısında daha fazla dayanamayıp hezimete uğradılar.
Abdullah b. Zübeyr’in Gregorius’u bizzat öldürmesiyle müslümanlar galip geldi.
Kızını da esir aldı.
Harp bitmiş, sıra ganimetlerin taksimine gelmişti.
Gregoryas’ın kızı ve 100 bin altın, haklı olarak Abdullah bin Zübeyr’in olacaktı.
Abdullah kabul etmedi.
“Hayır,” dedi, “ben dünya malı için değil,dinim için cihat ettim.
Ben mükâfatımı Allah’tan bekliyorum.”
Kumandan Abdullah bin Ebî Serh, Halife Hz. Osman’a zaferi müjdelemek ve ganimetleri götürmek üzere, Abdullah bin Zübeyr’i (r.a.) gönderdi.
Yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye gelen Hz. Abdullah, İslam halifesine ve diğer Müslümanlara zaferi bütün ihtişamıyla anlattı, ancak kendisinden tek kelimeyle dahi söz etmedi.
Fakat daha sonra, Abdullah’ın bu muharebedeki cansiperane kahramanlıkları öğrenildi.
Kendisinden bahsetmemesi, onu Müslümanların gözünde daha da büyüttü.
Ayrıca Kûfe Valisi Saîd b. Âs’ın 650 yılında Taberistan ve Gürcân’a yaptığı sefere de katılarak büyük yararlılıklar gösterdi.

Heyette görev aldı

Halife Osman, Hz. Ebû Bekir tarafından mushaf haline getirilen Kur’ân-ı Kerîm’in nüshalarını çoğaltmak için kurduğu dört kişilik heyete, kurrâdan olması sebebiyle onu da dahil etmişti.

Abdullah, Hz. Osman’ın evinin Mısırlılar tarafından kuşatılması sırasında diğer büyük sahâbîlerin oğullarıyla birlikte halifeyi savunduysa da şehid edilmesine engel olamadı.
Bu fâciadan sonra meydana gelen olaylarda onun faal bir rol oynadığı görülmektedir.

Hz. Ali dönemi

Hz. Âişe’nin yanında toplanan Mekke’deki muhalif grup Basra’ya giderek valiyi hapsedip şehre hâkim oldu.
İmâmet hususunda Talha ile Zübeyr arasında çıkması muhtemel ihtilâf, Abdullah’ın Hz. Âişe tarafından imam tayin edilmesiyle halledildi.
Cemel Vak‘ası’nda piyadelerin kumandanlığını yaptı ve teyzesi Hz. Âişe’nin devesinin önünde kahramanca savaştı.
Hz. Ali’nin galip gelmesi üzerine Âişe ile birlikte Medine’ye dönmek zorunda kaldı.
Amr b. Âs ve Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’nin Ezruh’taki toplantılarnıda hazır bulunduysa da (Şubat 658) hakemlerin faaliyetlerine müdahale etmedi.

Hz Ali (ra) dönemi sonrası

Hz. Hüseyin Kûfe’ye davet edildiğinde, bu daveti kabul etmesini uygun görenlerden biri de Abdullah b. Zübeyr idi.
Kerbelâ fâciasından sonra Yezîd’e karşı muhalefetin lideri haline gelen Abdullah, Yezîd’in halifeliğini kabul etmemekle birlikte ona açıkça cephe almayıp beklemeyi tercih etti.
Yezîd onun bu tutumuna kızarak Medine Valisi Amr b. Saîd’e Abdullah’ın üzerine bir ordu göndermesini emretti.

Halifeliğini ilan ediyor (Emevi'lere karşı)

Yezîd’in öldüğünü öğrenen Abdullah b. Zübeyr,“emirü’l-mü’minîn” unvanıyla halifeliğini ilân etti (64/683). Müslümanların pek çoğunun kendisine biat etmesiyle Mekke’de halife seçildi.
Hicaz, Yemen, Irak, Mısır ve Horasan Müslümanları kendisini bu vazifeye layık görmüşler, biat etmişlerdir.
İslâm dünyasının yarıya yakın kesiminde on yıl kadar halife olarak hüküm sürdü.

Emevi dönemi

Mücadeleler devam ederken, Emevi hükûmetine Mervân b. Hakem, hâkim oldu.
Abdullah b. Zübeyr’in Filistin’i almak için kardeşi Mus‘ab idaresinde gönderdiği ordu başarısızlığa uğradı.
Mervân vefat etti (7 Mayıs 685), yerine oğlu Abdülmelik halife oldu.

Zalim Haccac

Abdülmelik hiç vakit kaybetmeden Haccâc b. Yûsuf es-Sakafî’yi 2000 kişilik bir kuvvetle Mekke üzerine gönderdi (Ocak 692).
Üç ay sonra da (H.-72) Haccâc’ın istediği Mekke’ye taarruz izniyle birlikte 5000 kişilik bir takviye kuvveti sevketti. İstediği yardımı ve izni alan Haccâc Mekke önlerine gelerek şehri kuşattı.
Hac zamanı kendisinin ve askerlerinin haccetmelerine izin verilmeyince Mekke’yi mancınıklarla taşa tuttu.
(Ebû Kubeys Dağı’na mancınık kurarak Kâbe’yi taşa tuttu.)
Hz. Abdullah kahramanca Kâbe’yi müdafaa etti.
Fakat adamlarından birçoğu Haccâc’ın vaatlerine kanarak onun safına geçtiler.
Oğlunun yanında pek az bir kuvvet kaldığını gören Esmâ bint Ebû Bekir, ona gittiği yolun doğru olduğuna inanıyorsa sonuna kadar mücadeleye devam etmesini tavsiye edince, Abdullah teslim olmak yerine ölmeyi tercih etti; bir çıkış hareketi yaparak kahramanca dövüştü ve şehit oldu
(14 Cemâziyelevvel 73/1 Ekim 692).
Zalim Haccâc bununla da hıncını alamadı, onu astırdı.
Karşısına geçip o yüce şehide hakaret etti.
Sonra da başını keserek Şam’a gönderdi.
Abdullah b. Zübeyr genç sahâbîlerin önde gelenlerinden biridir.
Peygamberimizden birkaç tane de hadis rivayet etti.






Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
visitor counter
 
Bugün 123 ziyaretçi (133 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol