Es’ad bin Zürâre (r.a.)

ES‘AD b. ZÜRÂRE (r.a.)

Video

Ebû Ümâme Es‘ad b. Zürâre b. Udes el-Ensârî
(d 589- ö. 1/623)

Medineliler’den İslâmiyet’i ilk kabul eden kişi.

Hazrec kabilesinin Neccâr oğullarındandır.

Kardeşi Sa‘d b. Zürâre de sahâbîdir.

Zekvân b. Abdükays ile birlikte, müşriklerin ileri gelenlerinden Utbe b. Rebîa ile görüşmek üzere Mekke’ye gittiklerinde Hz. Peygamber’le tanıştılar.

Resûl-i Ekrem’in onlara İslâmiyet hakkında bilgi vermesi ve Kur’an’dan bazı âyetler okuması üzerine Es‘ad ve Zekvân müslüman oldular ve Utbe ile görüşmekten vazgeçerek Medine’ye döndüler.

Hicretten üç yıl önce meydana gelen bu olaydan sonra iki sahâbî Medineliler’e İslâmiyet’i tanıtmaya başladılar.

İbn İshak, Es‘ad b. Zürâre’nin Akabe’de Hz. Peygamber’le buluşan Hazrecli altı kişilik grupla birlikte müslüman olduğunu kaydetmektedir

Birinci ve İkinci Akabe biatlarında hazır bulunan Es‘ad b. Zürâre, İkinci Akabe Biatı’nda grubun en genci olarak ilk biat eden sahâbî oldu.

Abdüleşhel oğullarına göre ise ilk biat eden kişi Ebü’l-Heysem Mâlik b. Teyyihan’dır.

Hz. Peygamber Es‘ad’ı Neccâr oğullarının temsilcisi (nakib) olarak seçtiği gibi diğer on bir temsilciye de reis tayin etti.

Geceleyin gerçekleşen bu buluşmada Es‘ad b. Zürâre
Hz. Peygamber’in elini tutarak orada bulunanlara,“Ey insanlar! Muhammed’e ne üzerine biat ettiğinizi biliyor musunuz?
Siz Arap’la, Acem’le, cin ve insle İslâm’a davet uğrunda savaşmak üzere biat ediyorsunuz” dedi.

Oradakilerin savaşanla savaşacaklarını, barış isteyenle barış yapacaklarını söylemeleri üzerine Es‘ad b. Zürâre Hz. Peygamber’den kendisine hangi şartlarla biat edeceklerini açıklamasını istedi.

Resûl-i Ekrem de Allah’tan başka ilâh olmadığına ve kendisinin Allah’ın elçisi olduğuna inanmalarını, namaz kılıp zekât vermelerini, kendisini dinleyip itaat etmelerini, işi ehline vermelerini, şahıslarını ve ailelerini korudukları gibi kendisini de korumak üzere biat etmelerini istedi.
Onlar da kabul ettiler.

Es‘ad b. Zürâre, Medine’de ilk müslüman arkadaşlarıyla başladığı İslâm’ı yayma faaliyetlerine daha sonra Mus‘ab b. Umeyr’le devam etmiş, bunun sonucunda Medineliler’in ileri gelenlerinden Üseyd b. Hudayr ile Es‘ad’ın halasının oğlu Sa‘d b. Muâz’ın da aralarında bulunduğu birçok kimse müslüman olmuştur.
Kabilelerinin reisleri olan bu kişilerin gayretiyle dördü dışında Medine’de İslâmiyet’in girmediği ev kalmamıştır.

Hicretten önce Es‘ad b. Zürâre, Medine’de inşa ettiği bir mescidde beş vakit namazla birlikte cuma namazlarını da kıldırmıştır.

Medine’de ilk cuma namazını onun kıldırdığı ve bu namazda kırk kişinin hazır bulunduğu bilinmektedir.

Medine’ye görevli olarak gidişinden sonra Mus‘ab b. Umeyr de Hz. Peygamber’in emriyle bu mescidde namaz kıldırmış, Mus‘ab’ın bulunmadığı zamanlarda Es‘ad b. Zürâre onun yerine bu görevi ifa etmiştir.

Medine’ye hicretinde Hz. Peygamber’in de bu mescidde namaz kıldığı ve kendi mescidini burada inşa ettirdiği nakledilmektedir.

Es‘ad b. Zürâre, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden kısa bir süre sonra difteri (zebha, zibha) veya kızıl (şevke) hastalığına yakalandı.
Hastalıktan kurtulamayan Es‘ad b. Zürâre, hicretin birinci yılı şevval ayında (Nisan 623) Mescid-i Nebevî inşa halinde iken vefat etti.

Ölümü sırasında yanında bulunan Hz. Peygamber cenazesini yıkayıp kefenledi, namazını kıldırdı ve cenazesinin önünde kabre kadar yürüdü.

Es‘ad hicretten sonra ilk ölen, cenaze namazı Hz. Peygamber tarafından ilk kıldırılan ve ensardan Bakī‘ Mezarlığı’na ilk defnedilen sahâbîdir.

Bakī‘ Mezarlığı’na muhacirlerden ilk gömülen kişinin ise Osman b. Maz‘ûn olduğu bilinmektedir.

Es‘ad b. Zürâre’nin ölümü üzerine Neccâr oğulları Hz. Peygamber’e gelerek kendilerine yeni bir temsilci tayin etmesini istedikleri zaman Resûl-i Ekrem, “Sizler benim dayılarımsınız, sizin nakibiniz benim” diyerek onları sevindirdi.

İkinci kaynak 

Peygamberimiz (a.s.m.) her yıl hac mevsiminde çevreden gelen insanlara İslamiyet’i anlatıyor, onları Müslüman olmaya davet ediyordu.
Çoğu onu reddediyor, iman etmeye yanaşmıyordu.
Fakat Peygamberimiz ümidini yitirmeden, durmak dinlenmek bilmeden davasını tebliğ ediyordu.
Çünkü o bir peygamberdi.
Vazifesi sadece tebliğdi.
Hidayet vermek ise Allah’a mahsustu.
Bir hac mevsimiydi…
Peygamberimiz kabileler arasında dolaşıyor, tebliğde bulunuyordu.
Altı kişilik bir kafilenin yanına geldi.
Biraz sohbetten sonra onları Müslüman olmaya davet etti.
Bunlar Medineliydi.
İnsaf sahibi kimselerdi.
Birbirlerine, “Vallahi bu, bize Yahudilerin geleceğini bildirdiği ve onunla bizi korkuttukları peygamber olsa gerek!
Sakın ona iman etmekte ve tabi ol­makta Yahudiler bizi geçmesinler!” dediler ve hemen Müslüman oldular.
İşte bu altı bahtiyardan birisi de, Neccaroğullarından Es’ad bin Zürâre idi (r.a.).
Bu bahtiyar insanlar, Peygamberimizin yanından ayrılırken şöyle dediler: “Bizim kavmimiz hem birbirlerine hem de başkalarına düşmanlık ediyorlar.
Umulur ki, Allah onları senin sayende bir araya toplar.
Biz hemen dönüp onları da İslamiyet’e davet edecek, kabul ettiğimiz şeyleri onlara da anlatacağız.
Eğer Allah onları bu din üzere toplarsa, senden daha aziz, senden daha şerefli kimse olmaz!”
Sonra da Re­sû­lul­lah’tan izin alarak ayrıldılar.
Bu mübarek sahabiler, Medi­ne’de canla başla tebliğ vazifesinde bulundular, birçok kimsenin İslam’la müşerref olmasına vesile oldular.

Bir yıl sonraki hac mevsiminde de 12 kişilik bir heyetle Akabe’de Peygamberimizle buluştular.
Peygamberimizin isteği üzere, hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayacaklarına, hırsızlık etmeyeceklerine, çocuk­larını öldürmeyeceklerine, iftirada bulunmayacaklarına, hiçbir hayırlı işe muhalefet etmeyeceklerine dair Re­sû­lul­lah’a söz verdiler.
Bir müddet sohbet et­tikten sonra da Re­sû­lul­lah’tan izin alarak oradan ayrıldılar.

Peygamberimiz de, İslamiyet’i öğretmesi için büyük sahabi Mus’ab bin Umeyr’i (r.a.) onlarla Medi­ne’ye gönderdi.
Hz. Mus’ab çok iyi bir hatipti.
Sabırlıydı.
İkna kabiliyeti kuvvetliydi.
Medi­ne’de Es’ad bin Zürâre’nin (r.a.) evinde misafir oldu.
Birlikte tebliğ vazifesini hızlandırdılar.

Ertesi yıl hac mevsiminde 73’ü erkek 2’si kadın 75 kişilik bir heyetle Akabe’ye geldiler.
Peygamberimiz onların arasından 12 temsilci seçti.
Es’ad bin Zürâre’yi de bu 12 kişinin temsilcisi olarak tayin etti.

Temsilciler, temsil ettikleri gruplarla konuştular.
Onlara, Resûlullah’a yapacakları biatın önemini anlattılar.
Sonra da temsil ettikleri grubun önüne düşerek Resûlullah’a biat ettiler.

Yahudiler ve münafıklar, Hz. Es’ad’ın ölümünü dedikodu vesilesi yaptılar.
Bu hadiseyi Peygamberimiz için bir eksiklik olarak gördüler.
Şöyle diyorlardı: “Eğer o bir peygamber olsaydı, arkadaşı ölmezdi!” Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Ben ne kendim için ne de arkadaşım için Allah’tan gelecek bir şeyi savmaya malik değilim
!”



Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
Bugün 121 ziyaretçi (156 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol