Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in en güzel şekilde okunmasında büyük hizmetleri bulunan mümtaz bir sahabi de Ubey bin Ka’b’dır (r.a.)
Lakapları
Peygamberimizin ifadesiyle, “en güzel Kur’ân okuyan” o idi. “Kur’ân Okuyanların Efendisi” ve “Ensar’ın Efendisi” lakapları da ona aitti.
Müslüman oluşu
İkinci Akabe Biatı’ndan önce Müslüman olmuş,orada Resûlullah’a olan bağlılığını teyit etmişti.
Kardeşliği
Hicret’ten sonra Resûlullah kendisini Aşere-i Mübeşşere’den olan
Sâid bin Zeyd ile kardeş yaptı.
Bütün gazalarda
Hz. Ubey, Resûlullah ile birlikte olduğu müddetçe bütün gazalara iştirak etti.
Zekat toplama görevi
Zekât emri geldikten sonra Resûlullah kendisini Benî Huzeym, Benî Kudame, Benî Sa’d ve Benî Uzre kabilelerinde zekât toplamakla vazifelendirdi.
Bu vazifeyi hakkıyla yerine getirdi.
Birçok defa Peygamberimizin mübarek iltifatına mazhar olan Hz.Ubey, Kur’ân-ı Kerim’e olduğu gibi, Tevrat’a, İncil’e ve diğer kitaplara da vâkıftı.
Ayetel kürsi
Bir gün Resûlullah kendisine “Kur’ân’da en muazzam âyet hangisidir?”diye sormuştu.
O, “Allah ve Resûl’ü daha iyi bilir.”diye cevap vermişse de, Resûlullah ısrarla tekrar tekrar sormuştu.
Nihayet, “Âyete’l-Kürsî’dir.” diye cevap verdi.
Resûlullah bu cevaptan son derece memnun olarak şöyle karşılık verdi:
“Ne mutlu sana ey Ubey!
Bu ne bilgi!
Allah’a yemin ederim ki, bu âyetin, Cenâb-ı Hakk’ı zikreden, takdis eden dili ve dudakları vardır.”
İlahi lütuf
Bir gün Resûlullah kendisine gelerek, “Ey Ubey! Allah bana, sana Kur’ân okumamı emretti.” buyurdu.
Ubey, “Allah benim adımı zikretti mi?” diye sordu.
Resûlullah, “Evet. Mele-i Âla’daki isminle ve nesebinle zikretti.” diye cevap verdi.
Ubey de “Öyle ise okuyunuz ey Allah’ın Resûl’ü.” dedi.
Sonra bu İlahî lütuf ve teveccüh karşısında duygulanarak gözyaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı.
Resûlullah’ın vefatından sonra ...
Kendisini tamamen Kur’ân hizmetine verdi.
Etrafında toplanmış olan talebelere Kur’ân’ı en güzel şekilde okumayı
ve manasını talim ediyordu.
Başta Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer olmak üzere birçok mümtaz sahabi de onun Kur’ân talebeleri arasında idi.
Hazreti Ömer zamanında
Hz. Ömer, Ubey bin Kâ’b’ı çok takdir ederdi.
Hz. Ubey bütün ısrarlara rağmen idari bir vazife kabul etmeyerek ilmî hizmetinden ayrılmadı.
Hz. Ebû’d-Derdâ’nın Şam’da yaptığı hizmeti o Medine’de yapıyordu. Hz. Ömer’in ricaları üzerine, onun şûrasında bulunmayı kabul etti.
Hz. Ubey ahlak ve fazilet örneği bir sahabiydi.
Çok doğru sözlüydü.
Bir gün Hz. Ömer onun yanında bir âyet-i kerimeyi yanlış olarak okumuştu.
Hz. Ubey, Hz. Ömer’e kıraatini düzeltmesini söyledi ve ilave etti: “Ey Ömer! Ben bu âyet-i kerimeyi bizzat Resûlullah’tan dinlemiştim.
Ben onu dinlerken sen Baki’de alış verişle meşgul idin.”
Hz. Ömer de ona şöyle cevap vermişti: “Çok doğru söyledin!
Ben de senin doğru konuşma hususundaki hassasiyetini tecrübe etmek istemiştim, çünkü huzurunda doğru söz söylenmeyen idarecilerde hayır yoktur.” Hz. Osman devrinde
Kur’ân-ı Kerim’i okuma hususunda farklı görüşler ortaya çıktığında, Kureyş ve Ensâr’dan 12 kişilik bir heyet teşkil edilmiş, Hz. Ubey bu heyetin başına getirilerek Kur’ân’ı okumuş ve Zeyd bin Sâbit de yazmıştı.
O, bu hizmetiyle İslam tarihinde bambaşka mevkie sahiptir.
Örnek insan
Ubey bin Kâ’b malayani ve boş sözlerden şiddetle kaçardı.
Kendisine sorulan gayriciddi sorulara cevap vermezdi.
Ciddi ve samimi suallere ise bütün dikkatiyle ve titizliğiyle cevap verir, alakadar olurdu.
Talebelerinden ayrı bir yere oturmaz, onlarla aynı seviyede bulunur, ders verirdi.
İlmi
Kıraat ilmine olduğu gibi, tefsir ilmine de büyük hizmetleri oldu.
Bu hizmeti de iki şekilde ortaya çıkıyordu: Resûlullah’a âyet-i kerimelerle alakalı olarak sorduğu sualler, kendisine âyet-i kerimelerin nüzul sebepleri ve manaları ile alakalı olarak sorulan sorulara verdiği cevaplar…
Vefatı
Hz. Ubey bin Ka’b, Hicrî 35 yılında Medine’de vefat etti.
Cenaze namazını Hz. Osman kıldırdı.
Allah ondan razı olsun!
Hazrec kabilesinin Hudeyle kulundandır.
Annesi Neccâr hanedanından Süheyl’dir.
Hazret-i Übeyy, İslâmiyet’in Medîne taraflarında yayıldığı sıralarda İkinci Akabe bî’atından önce müslüman oldu.
Daha sonra yetmiş kişi ile Akabe’ye gelerek müslümanlığını ve Resûlullah’a olan bağlılığını kuvvetlendirdi.
Kur’ân-ı kerîmin toplanmasında büyük hizmetleri olmuştur.
Kur’ân-ı kerîmi güzel okuduğu için, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Kur’ân-ı kerîmi en iyi okuyanınız Übeyy bin Ka’b’dır” buyurmuştur.
Hicretten sonra vahy kâtibi, olmak şerefine nail oldu.
Resûl-i ekrem efendimiz zamanında Kur’ân-ı kerîmi tamamen ezberledi.
Katıldığı bütün gazvelerde büyük kahramanlıklar gösterdi.
Resûlullah efendimizin vefatından sonra hazret-i Ebû Bekr, Kur’ân-ı kerîmi toplama vazifesini üzerine almıştı.
Bütün Eshâb-ı kiram (aleyhimürrıdvân) aynı vazifeye katılmış olup, Übeyy bin Ka’b (radıyallahü anh) da Kur’ân-ı kerîmi toplama ve yazma işinde vazifelendirilmişti.
Hazret-i Osman devrinde, Kur’ân-ı kerîmi çoğaltacak hey’ette ve başka önemli görevlerde de bulunmuştur.
Hazret-i Ebû Bekr döneminde önemli görevlerde bulunan Übeyy bin Ka’b (radıyallahü anh), hazret-i Ömer devrinde de Hazrec kabilesini, müşavere meclisinde temsil etmiştir.
Bunun yanısıra müslümanlara dersler vermiş, ilim öğretmiştir.
Rarnazân-ı şerîf ayında Mescid-i Nebevî’de kılınan teravih namazlarında imamlık yapmış, Übeyy bin Ka’b (radıyallahü anh) hayâtını, İslâmî ilimleri her tarafa yaymak üzere adamış bir Sahâbî idi.
Tefsîrde, hadîsde, büyük bir imâm olup, ünlü fakîhlerdendir.
Bir çok defa Peygamber efendimizin, mübarek iltifatlarına mazhar olan Übeyy’in (radıyallahü anh), Tevrat’a, İncil’e ve diğer semavî kitaplaraait bilgisi çok fazlaydı.
İlmî yönden çok geniş bir kültüre sâhib olduğu için, hazret-i Ömer çok hürmet gösterir, danışılması gereken konularda onun salahiyetli (yetkili) olduğunu söylerdi.
Übeyy bin Ka’b (radıyallahü anh), talebelerine karşı çok edebli, nâzik ve disiplinli bir Sahâbî idi.
Derslerinin ciddî ve düzenli olmasını ister, lüzumlu sorulara titizlikle cevap verirdi.
Talebelerinden ayrı bir yere oturmaz, onlarla aynı seviyede bulunur, öylece ders verirdi.
Übeyy bin Ka’b’ın (radıyallahü anh) başka bir özelliği de,
Kur’ân-ı kerîmi bizzat yazması idi.
Ayrıca, tefsîr ilmine hizmet eden müfessirlerin başında gelmektedir.
Âyet-i kerîmelerin esbâb-ı nüzulleri (inma sebepleri) hakkında geniş bilgisi vardı.
Hadîs ilminde de büyük bir âlim idi.
Hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet konusunda da çok ihtiyatlı olan Übeyy bin Ka’b (radıyallahü anh), 164 hadîs-i şerîf rivayet etmiştir.