Ebu Süfyan Bin Haris (r.a.)

Ebû Süfyân (Mugire) b. Hâris b. Abdilmuttalib el-Hâşimî
 
D. 571 Mekke
V. 641 / 20  Medine Baki kabr.
Baba : Haris b. Abdülmuttalib
Kardeşler : Nevfel,Rebia,Ubeyde
Tufeyl,Husayn,Ümeyye,Erva ....
Hanım : Cümane b Ebi Talib
Oğulları : Cafer, Abdullah
İslam giriş : Hicri 8

Peygamber Efendimizin (asm) amcası Haris’in oğludur.
Halime, Peygamber Efendimiz ile birlikte onu da emzirdiğinden süt kardeş olmuşlardır.
Ebu Süfyan, Peygamber Efendimiz ile yaşıt olduğu için birlikte büyüdüler.
Çocukluk ve gençlik yılları birlikte geçti.
Peygamber Efendimize büyük bir sevgi ile bağlandı.
Ancak, bu sevgi ve yakınlığı, İslamiyet’in doğuşuna kadar sürdü.
Resulullah peygamberliğini ilan edince, Ebu Süfyan kendisinden uzaklaştı ve yirmi yıla yakın süren uzun bir düşmanlık dönemini yaşadı.
Hem Peygamber Efendimiz hem de sahabesi için ağır sözler ihtiva eden hicivlerde bulundu.
Şair olmasının da etkisiyle sözleri, Müslümanları büyük ölçüde rencide etti.
Hicivlerini devam ettirip müşriklerle birlikte düşmanlıktan geri durmamasından dolayı hakkında, Peygamber Efendimiz tarafından, görüldüğü yerde öldürülmesi hükmü verildi.
Şair olan sahabe Hasan bin Sabit’ten,
Ebu Süfyan’ın yaptıklarına karşılık teşkil edecek şekilde hicivlerde bulunması istendi.
Ancak Hasan, Peygamber Efendimizin akrabası ve amcasının oğlu olan birini izinsiz hicvedemeyeceğini söyledi.
Peygamber Efendimizden izin isteyince de babasının kardeşinin oğlunun hiciv ve tahkir edilmesine gönlü razı olmadı.
Hasan’ın, hicvederken akrabalarını incitmeden ve sadece Ebu Süfyan’ı yereceğini söylemesine rağmen ilk başlarda Peygamber Efendimizin izin vermediği nakledilmiştir.
Ebu Süfyan’ın hicvedici şiirlerine karşılık daha sonraları, Peygamber Efendimiz de, “siz de Kureyşlileri (iman etmemiş) hicvediniz.
Zira, hiciv, onlara ok yağdırmaktan daha ağır gelir”buyurdu
Bu izin üzerine Abdullah bin Revaha da müşrikleri hicvetti.
Daha sonra acele etmeme ve hicivlerinde dikkatli olma, Kureyşliler hakkında detaylı bilgileri Hz. Ebu Bekir’den (ra) aldıktan sonra, hicivde bulunması için Hasan bin Sabit’e (ra) de izin verildi.
Hasan da Ebu Süfyan’ı tahkir eden hicivlerde bulundu.
Mekke’nin fethinden kısa bir süre önce, kalbi İslamiyet’e ısınmaya başlayan Ebu Süfyan, iman etmek maksadıyla, oğlu ve hanımı ile birlikte Peygamber Efendimizin yanına gitti.
Yine Peygamber Efendimizin akrabası ve halası Atike’nin oğlu olan Abdullah bin Ebu Ümeyye de onlarla birlikte Medine’ye doğru yola çıktı.
İlk karşılaşmada Peygamber Efendimiz Ebu Süfyan’dan yüzünü çevirerek görüşmek istemedi.
Ebu Süfyan hangi tarafa gittiyse de Peygamberimiz yüzüne bakmadı.
Peygamber Efendimizin yüz çevirdiğini gören Müslümanlar da kendisinden yüz çevirdiler.
Ebu Süfyan, önce Hz. Ebu Bekir (ra) ve daha sonra Hz. Ömer’in yanına gidip yardım istediyse de, onlar da; Allah’ın düşmanı, Peygamber ve sahabeyi inciten evvelki davranışları yüzünden ilgi göstermediler.
Amcası, Hz. Abbas’tan (ra) ve Hz. Ali’den (ra) de yüz bulamayan Ebu Süfyan için, Peygamber Efendimizin hanımı Ümmü Seleme devreye girdi.
Kardeşi olan Abdullah bin Ebu Ümeyye ve Ebu Süfyan’ın huzuruna kabul edilmeleri için Peygamber Efendimizden ricada bulundu.
Peygamberimiz, Hazret-i Ümm-i Seleme’ye, Abdullah bin Ebi Ümeyye ve süt kardeşi hakkında nazil olan ayet-i kerimeyi de (isra 93) okudu.
Hazret-i Ümm-i Seleme dedi ki: Ya Resulallah!
Bu kişi, senin kavmindendir.
Onların söylediği şeyi, bütün Kureyş müşrikleri de, söylemişler ve haklarında onun gibi ayetler de inmiştir.
Sen, onun suçundan daha ağırını da affetmiştin.
O, Amcanın oğludur ve onun sana akrabalığı vardır.
Sen de, onun suçunu bağışlamaya halkın en layıkısın!
Birisi süt kardeşiniz ve amcanızın oğlu, diğeri de halanızın oğludur , diyerek affedilmelerini istedi.
Ebu Süfyan bin Hâris der ki: “Cuhfe’ye varıncaya kadar, ne Resulullah efendimiz, ne de Müslümanlardan hiçbiri benimle konuşmadı.
Her konaklanılan yerde, kendim Resulullahın kapısında duruyor, oğlum Cafer de ayakta dikiliyordu.
Resulullah beni gördükçe, yüzünü benden çeviriyordu.
Ezahir yokuşundan Mekke’nin Ebtah vadisine inince, Resulullahın çadırının kapısına yaklaştım.
Bana baktı.
Bu bakış, Onun, bana ilk yumuşak bakışı idi.
Kendisinin gülümseyeceğini de ummaya başladım.”
Hazret-i Ali, Ebu Süfyan bin Hâris’e dedi ki: Resulullah efendimize, arka tarafından var!
Yusuf aleyhisselamin kardeşlerinin, Yusuf aleyhisselama söylediği şu sözü söyle: (Allaha yemin ederiz ki, Allahü teâlâ, seni, gerçekten bizden üstün kılmıştır! Biz, doğrusu, sana karşı yaptıklarımızda suçlu idik, dediler.)
Yusuf 91
Bundan daha güzel bir söz bulunabileceği kabul edilemez.
Ebu Süfyan bin Hâris böyle yapınca, Peygamberimiz, Hazret-i Yusuf’un kardeşlerine söylediğini bildiren, (Size, bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yoktur! Allahü teâlâ, sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir)
Yusuf 92 mealindeki ayet-i kerimeyi okudu.
Ebu Süfyan bin Hâris, Peygamberimizin, "Bana, onların ikisi de gerekmez” buyurduğunu haber aldığı zaman demişti ki: “ Vallahi, ya yanına girmeme izin verecektir, ya da şu oğlumun elinden tutup yeryüzünde açlıktan, susuzluktan ölünceye kadar çekip gideceğiz!
Sen ki benim hem akrabam, hem de halkın en uslusu, yumuşak huylusu, en iyilikseveri ve cömerdi bulunuyorsun.”
Peygamberimiz, Ebu Süfyan’ın bu sözlerini işitince, her ikisine de acıdı ve kendilerinin huzurlarına girmelerine izin verdi.
Girdiler ve Müslüman oldular.
Ebu Süfyan, Müslüman olduktan sonra tüm varlığıyla Peygamber Efendimizin hizmetinde bulunmaya çalıştı ve O’na bağlandı.
Daha önceleri sarf etmiş bulunduğu sözleri için hep pişmanlık duydu ve hiçbir zaman Peygamber Efendimizin yüzüne bakamadı.
Bir süre sonra gerçekleşen Mekke’nin fethinde bulundu.
Huneyn Savaşı’na da katıldı.
Bu savaşta çarpışmanın şiddetlendiği ve Peygamber Efendimizin çevresinde fazla kimsenin kalmadığı esnada yanından ayrılmadı, korumaya çalıştı.
Bu hareketinden dolayı Peygamber Efendimizin duasına nail oldu.
İman ettikten sonra Peygamber Efendimizin yanından ayrılmamaya büyük gayret gösteren Ebu Süfyan, Yüce Peygamberin vefatı üzerine, okuduğu mersiyelerle duygularını dile getirdi.
Akrabaları arasında Peygamber Efendimize en çok benzeyenlerden biri olan Ebu Süfyan, namaz kılarken büyük bir huzur duyan ve haz alan bir sahabe olarak dikkat çekti.
Ebu Süfyan, 641 yılında 
Medine’de vefat etti.
İman ettikten sonra hiçbir günaha bulaşmamak için gayret sarf etti. Vefatından üç gün evvel mezarını hazırladı. Vefatından sonra arkasından ağlanmamasını vasiyet etti.
Cenaze namazı bizzat Hz. Ömer (ra) tarafından kıldırıldı


Sahabe Efendilerimiz Radıyallâhü Anh
 

 A  B
 C  D
 E  F
 H  İ
 K  M
 N  O
 R  S
 T  U
 V  Z


 
 
visitor counter
 
Bugün 95 ziyaretçi (99 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol